Bizim atölyede yaz ayı demek düğünler demek. Yukarıda görülen kurabiyeler 400 kişilik deniz konseptli bir düğüne hazırlandı. Düğün günü sabahtan teslim ettiğimiz zorlu ama her zamanki gibi çok keyifli bir çalışma oldu. Aşağıdakiler de önceki zamanlarda yaptıklarımdan. Hard diskim kırılınca kaybettiğim bir ton model de cabası 🙁
Bu arada pasta siparişlerine de başladık, çok keyifli!
Gülse Birsel’den ‘Mutluluğun Sırrı’……..
Toplanın, mutluluğun sırrını veriyorum!
Bir kere şu ortaya çıktı: Para, mutluluk getirmiyor kardeşim! Modern dünya,
sadece ‘daha zenginlerin’, ‘daha az zenginlerden’ biraz daha mesut olduğunu,
bu saadetin de
‘üstünlük’ hissinden kaynaklandığını ve uzun sürmediğini keşfetti! Psikologlar ‘mutluluk’ konusuna takmış durumdalar.
Temel ihtiyaçları
karşılandığı sürece, daha fazla para ekstra bir mutluluk getirmiyor.
Peki, kim, niye mutlu oluyor? Time dergisinin son sayısı, birçok bilim
adamının bu konuda yaptığı araştırmalardan çıkan ilginç sonuçları konu alıyor.
Mutluluk, bizim sandığımız etkenlerden çoğuyla hiç bağlantılı değil!
Para? Hiç alakası yok!
Eğitim? Hiç etkisi yok!
Zekâ? Aynı şekilde!
Gençlik? Bilakis! Yaşlıların hayattan gençlere göre daha çok zevk aldıkları ve
depresyona daha az meyilli oldukları kanıtlanmış!
Evlilik? Araştırmalara göre, evli insanlar bekârlara göre biraz daha mutlu olsa
da, bunun sebebi zaten mutlu olmaya meyilli insanların
evlilikleri daha kolay yürütmesiyle ilgili olabilir!
Güneşli havalar? Hayır! Amerika’nın bol yağmurlu bölgelerinde yaşayanların
Kaliforniyalılara göre daha depresif olmadığı kanıtlanmış!
O zaman insanları mutlu eden ne?
Bulgulara göre dini inanç insanların mutluluğunu artıran önemli bir etkenmiş.
İnanan insanlar zorluklara karşı daha kolay göğüs geriyor ve daha iyimser
oluyorlarmış.
Arkadaşlar, mutsuzluğa karşı müthiş bir ilaçmış! Ahbapları, dostları, aileleri
ve çevreleriyle daha yakın ve sık ilişki kuran insanlar karamsarlıktan uzak
kalmak için en etkili formülü bulmuşlar.
Bu arada, mutlu olmak için bir grup psikoloğun kullandığı ‘gün inşa etme’
metodundan bahsetmek lazım. Denekler bir gün önce dakika dakika ne yaptıklarını
hatırlayıp, bu aktivitenin onların açısından mutluluk düzeyini birden yediye
kadar işaretliyorlar. Bu test 900 kişide uygulanıyor.
Sonuçlar ilginç…
En çok mutluluk veren aktiviteler, arkadaşlarla sosyalleşme, evde yatıp gevşeme,
dua etme ve yemek yeme… Bunları spor yapma ve televizyon seyretme takip
ediyor. Tuhaf ama ‘çocuklarla ilgilenmek’ listenin en altlarında, ev işinin bir
sıra üstünde yer alıyor!
Çoğu insanın hayatında mutluluğunun kaynağı olarak gördüğü
çocukların, günlük hayatın mutsuzluk sebeplerinden biri olması ilginç!
Demek ki, mutlu ettiğini sandığınız her şey mutlu etmiyor!
Ancak, günlük hayatta insanı sinirlendiren, geren, mutsuz eden ufak tefek
olaylar,
hayatın genelinde mutluluk kaynağı olabilirmiş! Sürekli
şikâyet ettiğiniz stresli işiniz, hayatınızın en önemli rengi olabilir örneğin.
Psikologların bu konuyla ilgili edindiği farklı bir bulgu da: ‘Sonların gücü’!
Sözgelimi, sizi çok mutlu eden bir ilişki,
son bir haftasında berbat kavgalar ve gözyaşı dolu bir
ayrılıkla sonlanıyorsa, bütün hayatınız boyunca o ilişkiyi kötü
hatırlıyorsunuz!
Bu konu, kolonoskopi yaptıran bir grup insan üzerinde test
edilmiş. Biliyorsunuz kolonoskopi, bağırsaklarla ilgili rahatsız edici,
biraz acılı bir muayene metodu. Bir grup hastaya standart
kolonoskopi yapılmış. Diğer grupta ise kolonoskopi aleti, muayeneden sonra 60
saniye hareketsiz bırakılmış. Hastalara acı veren bölüm aletin hareketleri
olduğu için, uygulama 60 saniye daha uzun sürdüğü halde,
muayenenin sonu 60 saniyelik acısız bir zaman dilimiyle
bittiği için, ikinci gruptaki hastalar, uygulamayı, ilk gruba göre daha az
rahatsız edici bulmuşlar!
Peki, herkes mutlu
olabilir mi? 1996’da yapılan bir araştırmaya göre, bir insanın hayatından
memnun olması, yüzde 50 oranında genetik yapısına bağlı! Genler neşeli, rahat
bir kişilik yapısını, stresle başa çıkma kapasitesini, depresyon ve endişeye
mehili yönlendiriyor!
Eğer bir insan genetik olarak mutluluğa meyilliyse, başına
berbat şeyler de gelse, hatta kaza sonucu bir uzvunu bile kaybetse, zaman
içinde,
eski mutluluk seviyesine ya da ona yakın bir noktaya
dönebiliyor!
Bütün psikologların üzerinde fikir birliğine vardıkları üç mutluluk formülü
var:
Şükretmek, iyilik yapmak ve yaptığın işi sevip
daha çok konsantre olmak! Şükretmek,
hayattan duyduğun memnuniyeti ifade etmek,
hatta bunu düzenli olarak yazmak ve söylemek, sadece insanın
keyfini yerine getirmekle kalmıyor;
Kaliforniya Üniversitesi’nin araştırmasına göre fiziksel sağlığı
düzeltiyor, enerji seviyelerini yükseltiyor, acı ve yorgunluğu azaltıyor! İyilik yapmak, sözgelimi düzenli olarak bir
huzurevini ziyaret etmek, bir komşuya yardım etmek, babaanneye mektup yazmak,
mutluluk derecesini ani ve dramatik biçimde artırDyor!
Ne para, ne aşk, ne güneş, ne gençlik. Yaptığınız işi sevip, o işe bütün
konsantrasyonunuzu ve enerjinizi severek vermek de,
mutluluğun formüllerinden biri. Marangoz olsanız da, doktor
olsanız da böyle.
O kadar araştırma, kolonoskopi de ekstra 60 saniyeye katlanan denekler (!), yazışmalar, toplantılar,
istatistikler…
Psikologlar yine bize anaokulunda öğretilenlerle kutsal
kitaplarda yazılanları bulmuşlar:
Mutlu olmak için çalış, iyilik yap, şükret!
Son Yorumlar